Hava Durumu

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak (3)

TBMM Başkanı Kurtulmuş: Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak (3)

Haber Giriş Tarihi: 17.10.2025 19:11
Haber Güncellenme Tarihi: 17.10.2025 19:11
Kaynak: DHA
TBMM Başkanı Kurtulmuş: Bu sefer başaracağız, bu sefer barış hakim olacak (3)

SİVİL TOPLUM BULUŞMASI TOPLANTISINA KATILDI

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir otelin toplantı salonunda düzenlenen ‘Sivil Toplum Buluşması’ toplantısına katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, insanlık tarihinin en önemli kırılma noktalarından birisinden geçildiğini belirterek, "Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki bugün Diyarbakır'da da çok kısa da olsa sokakta dolaştığımızda, insanların gözünün içine baktığımızda, felaket ciddi bir umut, felaket ciddi bir sevinç olduğunu gördük. Milletimizin bu anlamda devam etmekte olan bu süreci sahiplendiği ortaya çıkıyor. Ümit ederiz ki en kısa zamanda artık hiçbir şekilde silahların konuşmadığı, sadece insanlar arasında esenliğin, barışın, kardeşliğin konuşulduğu ve gelişmenin, kalkınmanın, ilerlemenin, gelecek nesillere daha iyi bir Türkiye, gelecek nesillere daha iyi bir Diyarbakır bırakmanın konuşulduğu bir döneme girmiş oluruz. Öncelikle geldiğimiz çalışmaların önemi bakımından birkaç konunun altını çizmek isterim. Sabahki üniversitedeki oturumda da ifade ettim. Değerli arkadaşlar, belki de insanlık tarihinin en önemli kırılma noktalarından birisinden geçiyoruz. Olaylar, tahmin ettiğimizden çok daha hızlı ve çok daha değişken bir şekilde seyrediyor. Ve ne yazık ki dünyanın bütün büyük güçlerinin mücadele alanı, tarih boyunca olduğu gibi yine bizim de içinde bulunduğumuz bu coğrafyada gerçekleşiyor. Tarihçilerin bir hilal olarak tanımladığı Balkanlardan, Akdeniz'den, Ortadoğu'dan ta Afrika'nın içlerine kadar giden bu coğrafyada, bizim de ülke olarak tam da merkezinde yer aldığımız bu coğrafyada hemen her gün bambaşka bir olay oluyor. Her gün başka bir denklem ortaya çıkıyor ve bu çerçevede maalesef şöyle geriye doğru sardığınızda filmi, hiç de bölge halklarının lehine olan gelişmeler görmüyoruz. Dolayısıyla bunun uyarıcı bir alarm olmasını hepimizin görmesi gerekiyor" dedi.

'BU BEDELİ TÜRKİYE'NİN 86 MİLYON YURTTAŞININ TAMAMI ÖDEDİ'

Terörün Türkiye’ye yaklaşık 2 trilyon dolar zararı olduğunu belirten Kurtulmuş, "Bir asır evvel Sykes-Picot ile sınırların çizildiği ve emperyalist bir paylaşımın yapıldığının üzerinden bir asır geçti. İkinci Sykes-Picot ile yeniden bu coğrafya kendi iç çatışmalarıyla, iç kavgalarıyla, bölünmeleriyle uzun yıllar harcasın ve heba etsin isteniyor. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken de tam bunun zıddıdır. Yani onlar bölünmeyi, parçalanmayı, dağılmayı söylüyorlarsa biz de bütünleşmeyi, birleşmeyi, beraber olmayı, birlikte ortak bir kadere doğru hareket etmeyi ortaya koymak zorundayız. İşte komisyonumuzu harekete geçiren en önemli nedenlerden birisi budur. Bu gerçeğin Türkiye'nin çok farklı toplum kesimleri tarafından anlaşılmış olmasıdır. Yani bizim birlikte ortak bir gelecek inşa etme iradesinden başka bir çıkar yolumuz yoktur. Türkiye'nin, maalesef az evvel de ifade edildi, yaklaşık 50 yılına mal olmuş olan bu silahlı çatışma, terör dönemi, on binlerce insanın hayattan koparılmasına, en az da 2 trilyon, bunu ben ezbere konuşmuyorum. 2013 yılında bir grup üniversite öğretim üyesi arkadaşımızla çalışmıştık. O zamanki bulduğumuz rakam, 1.3 trilyon dolardı. Alternatif maliyetleriyle birlikte. Bugün en az en azından 2 trilyon dolardır. Böyle büyük bir maliyeti Kürt de ödedi, Türk de ödedi, Sünni de ödedi, Alevi de ödedi. Türkiye'nin 86 milyon yurttaşının tamamı ödedi. Bu maliyeti öderken de gelecek nesillerin payından alınan birtakım hususlarla ödedi. Dolayısıyla bunu tersine çevirmemiz, birliği, beraberliği, bütünlüğü ortaya koymamız lazım” diye konuştu.

‘11 FARKLI SİYASİ PARTİ BİR ARAYA GELEREK SÜREKLİ BİR MESAİ HARCADI’

‘Terörsüz Türkiye’ süreci ile ilgili Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun yoğun mesai harcadığını belirten Kurtulmuş, "Akıl akıldan üstündür. Şu alışkanlıklardan da vazgeçeceğiz. Emperyalistler projelerini kuruyorlar. Bunları görüyoruz. Bu doğru ama onlarda akıl varsa bizde de akıl var. Biz onlardan daha güçlü bir aklı ortaya koymamız lazım. Bu aklın yolu da bizim tarihi kodlarımızdan geçiyor. Bugün ifade ettim. Bu toprakların yetiştirdiği büyük fikir adamları ve büyük sultanların bize öğrettiği mirastan geçiyor. Alpaslan'ın, Kılıçarslan'ın, Selahaddin-i Kürdi'nin o ortaya koymuş olduğu yönetim tarzından geçiyor ve bu toprakların mayasını oluşturan fikir adamlarının, düşünce insanlarının yolundan geçiyor. Dolayısıyla birlik ve beraberlik içinde olabilmemiz için hem tarihi müktesebatımız felaket de güçlüdür hem bugünün gerekleri bizi bir arada bulunmaya mecbur kılmaktadır. Bunu inşallah gönüllü bir şekilde birlikteliğe, kardeşliğe çevirecek bu projeyi ortaya koyacağız. Bunun için bu süreç başlatıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde de 5 siyasi parti grubu, grubu bulunmayan 6 parti, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki arkadaşlarımızın bir kısmı da burada. 11 farklı siyasi parti bir araya gelerek sürekli bir mesai harcadı. Hakikaten fevkalade takdire şayan bir mesai ile 5 Ağustos'tan bu yana 15 farklı oturum düzenledik. Toplumun farklı kesimlerden insanlar dinlendi. Bu dinlenenlerin arasında STK'lar, kanaat önderleri oldu. 16 STK temsilcisi de Diyarbakır ilimizden katılan, yani Diyarbakır merkezli kuruluşlarımız vasıtasıyla dinlediğimiz arkadaşlarımız oldu. Herkes bir şey söyledi. Herkes kendi bulunduğu yerden kendi anlayışı çerçevesinde söyledi ve herkes de saygıyla dinledi. Ama bir tek kişi bile ‘Artık barış olmasın, savaşlar durmasın, bu terör bitmesin, Türkiye bu mücadeleyle, bu terörle yıllarını heba etsin’ diye bir teklifle gelmedi. Herkes terörün bitmesini, silahların tutmasını, kardeşliğin hakim olmasını isteyen temennilerde bulundular. Bir kısmı açık tekliflerde bulundular. Bunların hepsi de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin şu anda kayıtları altında, zabıtları altında büyük bir müktesebat oluştu” dedi.

‘OLMASIN DİYE DE KENARDA, KÖŞEDE BEKLEYENLER VAR’

Herkesin kullandığı dile dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş şöyle dedi:

"Değerli kardeşlerim, şunu söyleyebilirim. Bu vesileyle hem bu komisyon öncesindeki çalışmalarımızda hem de komisyon sırasında dünyadaki birçok çatışma çözümleri örneklerini çok yakın tanımış olduk. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Dünyadaki, yani devletlerle örgütler arasındaki çatışmanın bitirildiği çözüm süreçlerinde ortalama 6 yılda, 7 yılda, bazılarının ise daha yüksek uzun bir sürede geldiği noktaya Türkiye inanın ki Ekim 2014'ten alırsanız, 1 yılı aşmadan o süreyi oraya gelmiş oldu. Ve çok şükür parlamentoda bu konuyla ilgili bir komisyonun oluşması, bu komisyonun da hepsinin, bir tanesi hariç hepsinin ortak iradesiyle oluşması değerlidir. Şimdi geldiğimiz noktada daha dikkatli, daha titiz olmamız gereken bir sürece girdiğimizi açıklıkla ifade etmek isterim. Öncelikle bundan sonraki süreçte ortaya çıkmış olan bu fevkalade olumlu süreci, ben inanıyorum bu salonda hemen herkes sürece olumlu yaklaşıyor. Ama kusura bakmayın, olsun diye isteyenler olduğu gibi olmasın diye de kenarda, köşede bekleyenler var. Onun için dikkatli olacağız. Öncelikle birkaç şeyi bu sürece ilişkin sizin vasıtanızla da bütün Türkiye kamuoyuyla paylaşmak isterim. Herkes kullandığı dile dikkat etmek zorundadır. Karşımızdakini gelinen bu noktada incitmemek için, yanlış bir şey söylememek için, hatalı bir şey söylememek için herkes diline dikkat etmelidir. Dünya sadece hepimizin ait olduğu siyasi partilerden ibaret değildir. Türkiye'de sadece kendimizin siyasi çatısından ibaret bir çatı değildir. Türkiye 86 milyonun hepsini kapsayan bir büyük çatının adıdır. Dolayısıyla sözümüzü sadece kendi siyasal alanımıza değil, Türkiye'nin bütününe söyleyeceğiz. Bunun için zehirli, kırıcı, yıkıcı eğer bazı şeyler konuşacaksak, 100 konu düşünüp bir kere konuşacağız."

'ÖNEMLİ BİR DEMOKRASİ BİRİKİMİNE SAHİBİZ'

Herkesin ortak bir aidiyet duygusuyla hareket etmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş şöyle devam etti:

"Burada en başından ilk toplantıdan itibaren söylediğim bir şeyi bir kere daha altını çizerek ifade etmek isterim. Değerli arkadaşlar, bu süreç zor bir süreçtir. Bu sürecin başarılı olabilmesi için altın anahtar, altın oran diye bir şey varsa o da Kürt'ün hukukunu, onurunu, Türk'ün de gururunu koruyabilmektir. Bu dengeyi sağlayabildiğimiz takdirde, yani bu memlekette Kürt diyecek ki, ‘Evet, benim hakkımı hukukum korunuyor. Benim onurum korunuyor. Benim insan olmaktan gelen haklarım ortaya konuluyor.’ Birkaç tanesini bugün sabahki oturumda üniversitede ifade ettim. Diğer taraftan da Türkiye'nin nüfus olarak büyük çoğunluğunu oluşturan Türkler de diyecek ki, ‘Evet, iyi bir şey oluyor. Vatan bölünmüyor. Toprak elden gitmiyor. Millet parçalanmıyor. Türkiye emperyalistlerin oyuncağı olmuyor.’ Bu dengeyi kurmak için hepimizin ortak bir aidiyet duygusuyla hareket etmemiz lazım. Bunun için barış, kardeşlik ve demokrasi üçlüsünü sizlerin gündeminize getiriyorum. Eğer esenlikten bahsediyorsak bunun olabilmesi için kardeşlik hukukunun sağlam bir şekilde ortaya konulması ve bunun için de güçlü demokratik mekanizmaların kurulması şarttır. Sadece bir örnek verelim. Tabii ki Türkiye'yi bazı ülkelerle kıyaslamak istemem ama etrafımızdaki komşumuz olan ülkelerdeki, çok şükür Türkiye demokrasisi çoğu ülke ile kıyaslanmayacak, hatta bazı batılı ülkelerle dahi kıyaslanmayacak ölçüde bir olgunluğa sahiptir. Bu millet milli iradenin ortadan kaldırıldığı her ortamda mücadelesini vermiş, darbelerin sonuçlarını bile kendi reyleriyle düzeltmiştir. Böylesine önemli bir demokrasi birikimine sahibiz. Ve bu çerçevede şunu söyleyebilirim ki eğer bugün bölgemizdeki birçok ülkede temsiliyet olsaydı, demokratik katılım olsaydı, insanların fikirlerini ifade edebileceği özgürlük alanları sağlam bir şekilde kurulmuş olsaydı, en yakın komşularımız başta olmak üzere Suriye, Irak, Libya vesaire gibi ülkelerde yaşanmış olan bu kadar büyük bölünmeler, bu kadar büyük hadiseler yaşanmaz, onlarca yılı kaybolmazdı. Dolayısıyla kardeşlik hukukunun mutlaka güçlü bir demokrasiyle beslenmesi, kardeşlik hukukunun ortak bir gönül bağıyla ve mutabakatla pekiştirilmesi şarttır."

‘KARDEŞLİĞİ, HUSUMETİN YERİNE KOYMAK DURUMUNDAYIZ’

Husumetin bir kenara bırakılması gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Bununla birlikte hep beraber bu alanlara yoğunlaşacağız ve inşallah üzerimizdeki bu önemli sorumluluğu yerine getireceğiz. Dile dikkat edilmesi gerektiği kadar önemli gördüğüm bir başka husus ise geçmişin acıları üzerinden yeni tartışma alanları oluşturmayacağız. Ateş düştüğü yeri yakar. Her hiç kimsenin acısı bir başkası tarafından tam manasıyla gönlüne varılamaz. Analar burada. Şehit analarını dinledik. İşte burada acılı anaları dinledik Ankara'da. Hiçbir ananın acısını bir başkasının yeterince hissetmesi, hiçbir babanın hissetmesi mümkün değildir belki. Ama şunu yapabiliriz. Biz acıları yarıştırmak yerine başkalarının acısını anlayabilmek, onun için empati yapabilmek ve o acıyı yüreğimizde hissederek, gerektiğinde o acının yüküyle ağlayabilmek durumundayız. Acılar üzerinden tartışma yaparak, geçmişi birbirine çatışmalı bir hale getirerek, ileriye dönük bir şey söyleyemeyiz. Bir daha o acılar yaşanmasın diye biz önümüzdeki döneme bakıyoruz ve buradan da inşallah yolumuzu açacak kuvveti kudreti ve fikriyatı ortaya koyacağız. Yolumuzda bazı önemli ikilemlere dikkatinizi çekmek isterim. Bunlardan birisi gerçekten husumet değil. İçimizde farklı siyasi farklı partilere, farklı görüşlere karşı bir rekabet duygusu olabilir. Bunu anlarım. Ama hiçbir rekabet bizim ülkemizin yurttaşları arasında bir husumet duygusunu körüklememelidir. Onun için bu anlamda kardeşliği husumetin yerine koymak durumundayız. Üniversitedeki son söylediğim şey burada biliyorum sizin Kürt geleneğinde, Doğu geleneğinde barışlarda, aileler arasındaki kan davaları sonrasındaki barışlarda söylenen bir söz. Orada da ilk yapılması gereken şey ki bunu ona benzetmiyorum, orayı unutmak, husumeti bir tarafta bırakmak, onun yerine kardeşliği, barışı ve dostluğu ikame etmektir" dedi.

'İDEOLOJİK SAPLANTILARIN LABİRENTLERİNDE DOLAŞARAK YOL ALINAMAYACAĞINI 50 SENEDİR GÖRDÜK'

Farklılıkların zenginlik olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bir başka mesele ise bu süreç bir pazarlık meselesi değildir. Bir al-ver meselesi değildir. Herhangi bir şekilde iki farklı ülke arasında ya da iki farklı ülkenin insanları arasında bir alışveriş bir pazarlık meselesi de değil. Tam tersine bir pazarlıkla tabir edilemeyecek kadar önemli bir mesele. Bu sürecin ana fikrini oluşturan şey ortaklaşmadır. Yani siyasi olarak, fikri olarak Türkiye'de tam manasıyla hukukun, adaletin ve barışın sağlanabilmesi için ortak bir noktaya gelmektir. Bir başka meselemiz ise ideolojik saplantılar değil, ‘Ortak geleceği nasıl inşa edeceğiz’ bilinci üzerinden konuşmak ve hareket etmektir. İdeolojik saplantılarla, ideolojik saplantıların labirentlerinde dolaşarak bir yol alınamayacağını 50 senedir gördük. İdeolojik saplantıların labirentlerinde dolaştığınız zaman orasının bir çıkmaz olduğunu tecrübeyle hep birlikte denedik. Dolayısıyla onları bir tarafa bırakarak ortak bir geleceği nasıl inşa edebiliriz? Böylesine muhteşem bir Diyarbakır'ı, sözgelimi, daha güçlü Ortadoğu'nun merkez şehirlerinden biri haline nasıl getirebiliriz? Bir başka önemli mesele ise tek tipleştirmeyi değil, farklılıkları zenginlik vesilesi olarak görmek ve bunu içselleştirmek durumundayız. Herkesin kendine has bir düşüncesi, herkesin kendine has bir inancı, herkesin kendine has bir yürüyüşü, bir hayat tarzı vardır. Ama sonuçta benim düşüncelerim ne kadar önemliyse, karşımda katılmadığım düşüncelerin de o kadar önemli olduğu, oradaki kültürel farklılıkların da o kadar önemli olduğunu bilerek, bunu da samimiyetle ortaya koyarak tek tipleştirmenin yerine zenginliklerimizi, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyi başaracağız" diye konuştu.

'BU SEFER MUTLAKA BAŞARACAĞIZ'

Komisyon çalışmalarında yaklaşık 138 sivil toplum kuruluşu ve kanaat önderinin dinlendiğini belirten Kurtulmuş, "Yolumuzu bu istikamette sürdürdüğümüz müddetçe ümit ediyorum ki bundan sonraki süreçte çok daha ileri noktalara ulaşacağız. Komisyon çalışmaları belli bir şekilde bir noktaya geliyor. Şunu da söyleyeyim. Komisyon meselenin tamamı değildir. Komisyon çalışmalarında bu dinlemeler, arkasından üzerinde çalışmalarımız, müzakerelerimizle biz komisyon üyeleri olarak ümit ediyorum ki şimdiye kadar aldığımız üç kararı ittifakla aldık. Bu kararı da ittifakla alarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yapılacak işleri tavsiye olarak genel kuruluna havale edeceğiz. Ancak iş orada bitmiyor. Bu meselenin bir hukuk tarafı var. Bir siyaset tarafı var. Bir sosyoloji tarafı var. İşin sosyoloji tarafını da eşzamanlı olarak yürütmek zorundayız. Yani komisyona insanların ya da bu sürece insanların katkılarına, iyi niyetli beklentilerini artırmamız ama fiilen de bütün toplumun bu sürecin yanında yer alarak ortaklaşmayı sağlamamız şarttır. Bunun için bu komisyon çalışmalarında yaklaşık zannediyorum 138 STK ve kanaat önderini dinledik. Herkes olumlu şeyler söyledi. Sürecin farklı fikirler olsa da olumlu gördüğünü ifade etti. Ama şunu yapmamız lazım. Diyarbakır'ın çok kuvvetli STK'larının olduğunu biliyorum. Sadece oturup bu salonlarda konuşmak değil. Her bir STK kendi tabanında, her bir siyasi parti kendi çevresinde bu sürecin Türkiye'ye getireceklerini, bu sürecin niçin Türkiye'nin devamı için, bekası için, ülkenin, milletin selameti için şart olduğunu anlatması lazım. Böyle olursa hep beraber bu süreç 86 milyonun sahiplendiği fevkalade önemli bir siyasi başarı olur. Sabah ifade ettim, bir kere daha inanarak söylüyorum. Bu sefer mutlaka başaracağız” diye konuştu.

‘TÜRKİYE, BÜTÜN UNSURLARIYLA ORTADOĞU'NUN TEMİNATIDIR’

Terörsüz Türkiye’nin, terörsüz bölge anlamına geldiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle noktaladı:

"Zaten milletin arasında var olmayan ama suni olarak sokulmuş olan bir takım gerilimleri, bir takım farklılıkları Allah'ın izniyle tamamen bir kenara bırakacağız ve hep beraber güçlü bir Türkiye'nin çok daha güçlü hale gelmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu Terörsüz Türkiye, kendisine güvenen, birbirine güvenen ve yaslanan Türkiye, Türk'ü ile Kürt'ü ile bütün unsurlarıyla inanın Ortadoğu'nun teminatıdır. Terörsüz Türkiye, terörsüz bir bölge demektir. Dünyanın hemen hemen her yerini dolaşıyoruz. Sizi temin ederek söylüyorum ki dünyada hemen herkesin gözünü dikip baktığı yer Türkiye'dir. Türkiye'nin bugünkü dünya üzerindeki algısı esasında sahip olduğu yerden ve kuvvetten çok daha kudretli bir noktadadır. Bunun için bizim içimizde bir şekilde 50 yılımızı alan bu meseleyi derdest edip paketleyerek, çuvallayarak bir kenara atmamız lazım. Tarihin tozlu raflarına atmamız lazım. Ve Allah'ın izniyle bir daha bu memlekette bir tek vatan evladının burnunun kanamayacağı, esenlik yurdu olan bir Türkiye'yi hep beraber kurmamız lazım. Allah yardımcımız olsun. Eğer bu işi başarıyla tamamlarsak, ki inancım tamdır, buradan bir Türkiye modeli ortaya çıkacaktır. Dünyanın birçok yerinde çatışma çözümleri üzerinde çalışanlar başka ülkelere bakıp ne yaptıklarını değil, Türkiye'nin bu işi nasıl başardığını konuşacak ve Allah'ın izniyle de bundan ilham alacaklardır."

Gıyasettin TETİK-Selim KAYA/DİYARBAKIR, (DHA)

Kaynak: DHA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.